Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı – KPSS Ders Notu
Bu yazıda neler okuyacaksınız?
- ERİKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI
- PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ TEMEL İLKELERİ
- PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ DÖNEMLERİ
- 1. Temel Güvene Karşı Güvensizlik ( 0–1 yaş )
- 2. Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe ( 1–3 yaş )
- 3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk ( 3–6 yaş )
- 4. Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu (6–12 yaş)
- 5. Kimlik Kazanamaya Karşı Rol Karmaşası ( 12–18 yaş )
- 6. Yakınlığa Karşı Yalnızlık (18–30 yaş)
- 7. Üretkenliğe Karşı Verimsizlik (30–60 yaş)
- 8. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (60 ve üzeri)
- KİMLİK STATÜLERİ
Kişilik Gelişimi Kuramlarını ele aldığımız yazı serimizin 2. kısmında Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’na değineceğiz.
ERİKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI
- Erikson önceleri psikoseksüel kuramı benimsemiş fakat zamanla bu kuramın eksik yanlarını fark edip kendi kuramın ortaya koymuştur.
- Kuramın temelin Freud’un görüşlerinden faydalanarak oluşturmuştur.
- Erikson, epigenetik bir yaklaşımla kişilik ve benlik gelişimin açıklamıştır.
- Yani bir bebeğin anne karnında şekillenmesi gibi kişilik ve benlikte sosyal çevre içinde zamanla şekillenerek oluşur.
ERİKSON DERKİ;
- Kişilik yaşam boyu devam eder.
- Kişilikte kritik yaş aralığı 12 – 18’dir.
- Her döneme ait bir kriz vardır.
- Krizlerin olumlu atlatılması kişiliği olumlu etkiler.
- Yapıcıdır. 6. Kişilikte sosyal çevre etkilidir.
- Kişiliğin hakim yönü egodur.
Erikson kuramını bir takım ilkeler üzerine kurmuştur:
1. Aşamalı oluşum (Epigenetik) İlkesi
- Gelişen organizmanın bir taban planı vardır.
- Organizmanın parçalan bu taban plana göre belli bir zaman ve sıraya göre gelişir.
- Her dönem kendisinden sonra gelen dönem için bir basamak oluşturur ve bir dönem önceki dönemlerin etkisi ile biçimlenir.
- Önceki dönem sonraki dönemlerde gelişecek olan çekirdek özellikleri içinde taşır. Böylece, kişilik gelişmesi, yaşamın ilk günlerinden başlayarak birbiri üzerine binen ve birbirini hazırlayan basamaklardan ilerleyerek gerçekleşir.
- Aşamalılık ilkesine göre her dönemin kendisine özgü gereksinimleri, görevleri ve çözülecek sorunları vardır. Fakat bir dönemin olumlu yada olumsuz etkileri ilerleyen dönemlerde tersine çevrilebilir.
2. Organ İşlev Biçimi
- Erikson’a göre belli bir dönemin ağırlık noktası olan bölgeye ilişkin temel işlevler bütün organizmaya yayılarak organizmada egemen bir işlev oluşturur.
- Örneğin Freud’a göre oral dönemde bir tek ağız bölgesinin temel işlevi vardır.
- Ancak, Erikson’a göre bu dönemde organizma bütün yüzeyi, bütün duyu organları ile de bu işlevi kullanmakladır.
3. Toplumsal İşlev (Örüntü)
- Her dönemin kendine özgü organ işlev biçimi toplumsal çevre ile sürekli etkileşim içindedir.
- Örneğin bebeklikte çocuk belli toplumsal yöntemlere uygun olarak kendisine verilen besileri ve uyaranları kendi içine alarak sindirirken, en yalın anlamda toplumsal bir alış veriş içine girmektedir.
PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ TEMEL İLKELERİ
- Sosyal çevrenin ve kültürün kişilik gelişimi üzerindeki etkilerini de daha fazla vurgulamaktadır.
- Egonun gelişimi, dönemin temel ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlıdır.
- Kişilik gelişim yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
- Kişilik gelişimi dönemler halinde olur.
PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMININ DÖNEMLERİ
1. Temel Güvene Karşı Güvensizlik ( 0–1 yaş )
- Bu dönemde birey etrafındakilere güvenip güvenmeme konusunda bir fikir edinmektedir.
- Yaşamın ilk kazanılan olumlu duygusu güvendir.
- Bu yüzden kişilik gelişimi açısından da çok önemlidir.
- Anne veya bakıcının bebeği iyi beslemesi, sevgi ilgi göstermesi, gerektiğinde altını değiştirmesi, ihtiyaç duyduğu anlarda yanında olması bebekteki çevreye karşı güven duygusunu geliştirir.
- Aynı zamanda bebeğin bakıcıya aşinalığı ve bakıcının bebeğe karşı davranışlarındaki tutarlılık da güven duygusunun kazanılmasında önemli etkenlerdir.
Aşinalık, tutarlılık ve süreklilik çocuğun çevresindeki yetişkinlerde aranması gereken özelliklerdir.
- Çocuğa bakan kişinin sık sık değişmemesi ve tutarlı davranışların süreklilik göstermesi çocuğun güven duygusu edinmesini kolaylaştırır.
- Çocuklar tutarlı olduğu anlaşılan şeylere güvenebilirler. Bu yüzden kısıtlama ve sınırlamalardan değil, tutarsızlık ve anlamsızlıklardan rahatsız olurlar.
- Bebek kolay besleniyorsa, derin uyku uyuyabiliyorsa ve bağırsakları iyi çalışıyorsa temel güven duygusu edinmekte olduğu sonucu çıkarılabilir.
Güven duygusu içinde yetişen bireyler sosyal ilişkiler kurmaktan çekinmeyen çevreye güvenli, uyum yeteneği yüksek insanlar olarak göze çarparlar. Bu duygudan mahrum bırakılan bireyler ise güvensiz ve anti sosyal kişilik geliştirirler.
- Yani bu dönemde bakıcı – bebek ilişkisi, başkalarına karşı duyacağı güven duygusunun temelini oluşturur.
- Bebeğin gereksinimlerine gösterilen duyarlılık ve bakıcı ile sağlıklı ilişkiler, sürekli bir güven duygusunun oluşmasında temel öğedir.
Duyusal uyumsuzluk: Aşırı güven duygusunun uzantısı olarak karşımıza çıkar. Aşırı koruyucu ailelerde daha çok görülür. Olması gerekenden fazla güven olduğu için risk alırlar.
Temel Güvene Karşı Güvensizlik Döneminin özeti: Bana ne verildiyse ben oyum.
2. Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe ( 1–3 yaş )
- Çocuğun yürümeye ve konuşmaya başlaması ile kendi başına hareket etme isteği görülür.
- “Ben yaparım” ve “kendim yapacağım” gibi cümlelerle bu yaşta sıkça karşılaşılmasının sebebi budur.
- Bu dönemin en büyük özelliklerinden biriside inatçılıktır.
- Bu dönemde sık sık cezaya başvuran ve aşırı koruyucu anne babaların çocukları “kendi başıma yapamam, beceremem” duygusunu geliştirir. İlerleyen yıllarda birey kendi başına karar veremeyen bir kişiliğe sahip olur ve kendi kapasitesine karşı şüpheyle bakar.
Bu dönemi olumlu geçiren çocuklar, kendi başına davranma yeteneğini kazandıkça özgür seçimlerde bulunabilme ve uygulama yapabilme yeteneğini kazanır.
Yine bu dönemde verilen tuvalet eğitiminde cezalandırıcı ve utandırıcı ana baba tutumları çocukta kötü izler bırakır. Bunun sonucunda birey utangaç ve şüpheci bir kişilik geliştirebilir.
- Çocuğun kendi başına yemek yeme davranışı desteklenirse bağımsız hareket edebilme duygusu gelişir. Yoksa çocuk, kapasitesine kuşku ve utanç ile bakar.
- Bir çocuğun kaldırımda kendi başına yürümek istemesi ve bu davranışının desteklenmesi özerk bir kişilik kazanmasında etkili olur. Sıkça bu konuda azarlanan ve eli sıkı sıkıya tutulup bırakılmayan çocuk “ben bunu yapabilecek yeterlilikte değilim” düşüncesi geliştirir.
- Tek başına yemeğini yemek isteyen bir çocuğa, uygun bir ortam hazırlanıp, bu isteğinin gerçekleşmesine yardım edilmesi gereklidir. Titiz davranıp etrafın kirlenmemesi için çocuğu engellemek, çocukta şüphe ve utanç duygusu geliştirir.
Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe Döneminin özeti: Ben ne yaparsam oyum
3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk ( 3–6 yaş )
- Çocuk bu dönemde cinsiyeti keşfeder ve merak duygusu ön plana çıkar.
- Bu yaşlardaki çocuklar hareketli, meraklı ve öğrenmeye isteklidirler.
- Çevresindeki olayları anlayabilmek için sürekli sorular sorar, girişimlerde bulunurlar.
Bu dönemde çocuğun girişimciliğinin desteklenmesi için yapılabilecekleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Uğraştıkları işlerde çocuklara destek olunmalıdır.
- Çocukların başarıları vurgulanmalıdır ve hatalarını bulma şansı verilmelidir.
- Çocukların isteklerine sık sık “hayır” demek yerine başarılı olmaları için ortamlar hazırlanmalıdır.
- Çocuklar kendi adına tercih yapabilmeli ve bu doğrultuda destek olunmalı.
- Başaramayacağı sorumluluklar verilmemeli. Eğer çocuk sorduğu sorular yüzünden azarlanır, araştırmaları engellenir ise girişkenliği engellenmiş ve suçluluk duyguları geliştirilmiş olur. Suçlanan çocuk, araştırmadan vazgeçerek kendi kabuğuna çekilebilir.
- Etrafındakilere soru soran çocuğun, konuşmaması için uyarılması çocukta suçluluk yaratır.
- Oyuncağı parçalara ayıran çocuğun engellenmesi bir daha aynı girişimde bulunmaz.
- Dolapta ne olduğunu merak ettiği için çocuğa kızmak çocuğun merak ve girişimcilik duygusunu engeller.
- Çocuğun tek başına ayakkabılarını bağlamasını beklemek başaramayacağı bir iştir ve suçluluğa neden olur.
Girişimciliğe Karşı Suçluluk Döneminin özeti: Hayal ettiğim şeyi olacak kişiyim.
4. Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu (6–12 yaş)
(Başarıya Karşı Başarısızlık)
- İlköğretim çağındaki çocuk bir şeyler üretmek ve başarılı olmak için çaba sarf eder. Sonucunda da yaptığı işlerin takdir edilmesini ve kabul görmeyi ister.
- Takdir edilen çocuğun özsaygısı artar ve daha çok çalışma isteği duyar. Aksi takdirde yaptıklarının değersiz olduğuna inanır ve kendini de değersiz görmeye başlar.
- Bu durum çocuğun aşağılık duygusu geliştirmesine yol açar. “Benim yaptıklarım değersiz” şeklindeki düşünce çocuğu tembelliğe iter.
Türkçe dersinde zayıf olan bir öğrencinin matematik dersindeki başarısının hatırlatılarak onun desteklenmesi çocuğu çalışmaya iterken, bu dersi yapamadığının vurgulaması aşağılık duygularına neden olur.
- Öğrencileri arasında kıyaslama yapan bir öğretmen, “demek ki diğer öğrencilerin başarıları benim başarılarımdan daha değerli” düşüncesine yol açar.
- Karnesinde düşük notların yanı sıra yüksek notlarda olan çocuğa; “bu nasıl karne hiç mi iyi not olmaz!” demek aşağılık duygularına ve tembelliğe neden olur.
Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu Döneminin özeti: Ne öğrenirsen oyum
5. Kimlik Kazanamaya Karşı Rol Karmaşası ( 12–18 yaş )
- Beden ve düşünce yapısındaki önemli değişiklikler ile birlikte birey kim olduğunu sorgulamaya başlar.
- Çocuk kimliğinden yetişkin kimliğine adım atılan bu süreçte yoğun bir benlik karmaşası yaşanır.
- Etrafındaki çeşitli kişi ya da gruplarla özdeşim kurarak ve taklit yoluyla kimlik ararlar.
- Bu dönemde ergene benlik oluşturma ve kimlik kazanma sürecinde yardımcı olmak için sabırlı ve anlayışlı davranılmalı, güven ve kabul ortamı oluşturulmalıdır.
- Yaşadığı bunalımlarda hedeflerini belirlemeleri için fırsat verilmeli, yeteneklerine ve ilgilerine uygun aktivitelere yönlendirilmelidirler. Aksi halde kararsızlık yaşayan bireyler rol – kimlik karmaşasına girebilirler.
- Meslek seçiminde anne – baba ile fikirleri uyuşmayan bir ergenin kararsız kalması rol karmaşasına neden olur.
- Futbol takımında oynamak isteyen bir çocuğa ebeveynlerin müzik eğitimi konusunda ısrar etmesi kimlik bunalımına yol açar.
- Hataları hemen eleştirilen bireyler uygun bir kimlik belirlemede zorlanabilir.
- Ergenlik döneminde üzerinde sürekli yüksek beklenti olan bir kişi olumsuz kimlik belirleyebilir.
Dikkat
Kimlik kazanma sürecinde kimlik bunalımı arayışı ifade ettiği için OLUMLU bir durumdur.
Bunalımın ağırlaşmasına bağlı olarak KARARSIZLIK durumu kimlik (rol) karmaşasına neden olduğu için OLUMSUZ bir durumdur.
Bu dönemde kimlik statüleri oluşur.
- Başarılı kimlik
- Moratoryum kimlik
- İpotekli kimlik
- Dağınık kimlik
- Ters kimlik
- Gölgeli kimlik
Kimlik Kazanamaya Karşı Rol Karmaşası Döneminin özeti: Ben kimim?
6. Yakınlığa Karşı Yalnızlık (18–30 yaş)
- Kimlik bulma çabalarını büyük ölçüde bitiren birey toplumla daha yakın ilişkiler kurma, meslek sahibi olma ve evlenme gibi konular üzerinde yoğunlaşır.
- Bu istekler gerçekleştirilemediğinde krize dönüşürse, birey kendini yalnızlığa itebilir.
- Yalnızlık benliğe hâkim olduğunda birey toplumdan yalıtılmışlık duyguları yaşar.
- Bağlanma korkusu da bu dönemde gözlenir. “Ev alınca evleneceğim”, “iş bulunca evleneceğim” gibi ifadelerin temelinde yatan duygu bağlanma korkusudur.
- 20 yaşında bir gencin kendisini toplumdan soyutlaması ve eve kapanması.
- İş bulamayan bir gencin arkadaşlarından giderek uzaklaşması
Yakınlığa Karşı Yalnızlık Döneminin özeti: Biz sevdiklerimizin tümüyüz.
7. Üretkenliğe Karşı Verimsizlik (30–60 yaş)
- Bu kişilik gelişim evresi yetişkinlik dönemine denk gelir ve bireyin en üst düzeyde ürünler ortaya koyduğu dönemdir.
- Buradaki üretkenliğin anlamı yaratıcılık, nesil yetiştirme, nesne veya yeni fikirler üretme olabilir.
- Bu dönemde normal olan şey topluma ve aileye karşı sorumlulukları yerine getirmek ve üretken olmaktır.
- Üretken olamayan birey ihtiyaç duyulma isteğini de yerine getirememiş olur.
- Bu bireyler zamanla ailesine ve çevresine karşı duyarsızlaşır ve bencil insanlar haline gelirler.
- Bu dönemde görülen bir başka sorun da orta yaş krizidir.
- Eşten veya işten ayrılma, genç işi giyinme, bekârlarla gezme gibi durumlar orta yaş krizinin sonuçları olarak ortay çıkabilir.
- Erikson’a göre durgun bireylerin orta yaş krizine yakalanma riski daha yüksektir.
- Bir öğretmenin gerektiği gibi işini yapması ve öğrencileri ile yakından ilgilenmesi üretken bir yetişkinlik geçirdiğinin göstergesidir.
- Devlet kurumunda çalışan bir memurun, sallabaşı al maaşı mantığı ile hareket ederek işinin gereklerini önemsememesi durgun hayat yaşadığını gösterir.
- Anne-babaların ürünleri olan çocuklarını, sorumlu birer yetişkin olarak topluma kazandıramaması, onlara karşı görevlerini ihmal etmesi verimsizliği gösterir.
- Sanatçılar eserleri, bilim adamları fikirleri, çiftçiler ekinleri ile üretkenlik gösterirler.
Üretkenliğe Karşı Verimsizlik Döneminin özeti: Ben ürettiğim şeyim.
8. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (60 ve üzeri)
- Birey bu döneme geldiğinde geçmişle yaptıkları ile yüzleşir ve bir iç hesaplaşma içerisine girer.
- Geçmişle yapılan muhasebe sonucu, olumlu bir yaşam geçirdiğini düşünen bireyler benlik bütünlüğü içinde yaşamaya devam eder.
- Aksi halde geçimsiz birer birey olarak toplumun karşısına çıkarlar.
- Bu kişiler mutsuz ve umutsuz bir biçimde ölüm korkusunu daha çok hissederek yaşamlarını devam ettirirler.
- Geçmişinde değiştirmek istediği, “keşke” ve “pişmanım” kelimesini sıkça kullandığı olaylar olsa da, artık bunları değiştirme şansı yoktur.
- Çocuklarının hepsini istediği gibi yetiştirmiş ve gelişim görevlerinin hepsini yerine getirmiş 65 yaşındaki Ahmet Amca’nın benlik bütünlüğü içerisinde yaşlılık dönemini geçirmesi.
- Emekli olmuş bir öğretmenin; “hiçbir öğrencime doğru dürüst bir faydam olmadı. Öğretmenlik yıllarımı boşa geçirmişim, keşke zamanı geriye alabilseydim” düşüncesi ile sürekli mutsuzluk yaşaması.
Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk Döneminin özeti: Ben geride bırakabildiğim şeyim.
Erikson, araştırmasını kontrollü koşullara dayandırmadığı ve kendi fikirlerini ve duygularını kuramlaştırdığı yönünde eleştirilmiştir. Bir başka eleştiri noktası ise dönemler arası geçişin belirgin olmayışıdır. Bazı bayan bilimciler tarafından da erkekler için geliştirilmiş bir kuram olduğu yönünde eleştiri almıştır.
KİMLİK STATÜLERİ
A. Başarılı Kimlik (Marcia)
- Kimlik bunalımı yaşandığı için üst kimliktir.
- Birey bunalımı genellikle tek başına geçirmiştir.
- Aldığı kararlardan memnundur.
- Bu kişiler zorluklarla olgunlaşıp, hayatla mücadele etme yeteneğini kazanmışlardır.
- Bu tür bireylerin aile ilişkilerine bakıldığında kısmen uzak ve reddedicidir.
- Tek başına okuyarak ayakta kalmayı başarıp bir meslek sahibi olma.
- Ailesi tarafından terk edilmiş bir kişinin, örnek gösterilebilecek saygın bir mesleğe kavuşması.
B. İpotekli Kimlik (Marcia)
- Bunalım yaşanmadığı için alt kimliktir.
- Erken bağlanmış kimlik de denir.
- Daha çok çocuk merkezli aile ilişkilerinde görülür.
- Ailenin ve büyüklerin verdiği kararlar sorgulanmadan kabul edilir. Bunlar ilerleyen zamanlarda da tek başına kararlar alamazlar.
- Evlilik çağına gelmiş bir gencin “ailemin seçeceği kişi ile evleneceğim” demesi.
C. Moratoryum Kimlik (Marcia)
- Bunalım yaşandığı için üst kimliktir.
- Dengesiz aile ilişkilerinin yaşandığı ortamlarda sık rastlanır.
- Kimlik bunalımı yaşayan ve başarısız olan birey bütün işlerini ve ilişkilerini askıya alır.
- Hedefsizlik ve başıboşluk moratoryum kişiliğin en büyük göstergesidir.
- Okulunu bırakıp işe başlamak isteyen bir gencin durumu.
- Bir lise öğrencisinin erken yaşta evlenip okulu bırakma isteği.
- Sınav stresinden bunalan bireyin sınava girmekten vazgeçmesi.
D. Dağınık Kimlik (Marcia)
- Bunalım yaşanmadığı için alt kimliktir.
- Kargaşalı kimlik de denir.
- Bu tür kimlikte birey herhangi bir kimliğe bağlanmaktan kaçınır.
- En az etkileşimin olduğu ailelerde daha çok görülür.
- Her gün araştırma yapmadan mesleki kararlarını değiştirmek.
- Vur patlasın çal oynasın mantığı ile hareket etmek.
- Dünya batsa umurunda olmayan bir gencin durumu.
E. Ters kimlik
- Kimlik karmaşası yoğun olan ergen bu rahatsızlık duygusundan kurtulmak için, toplumsal ve ailevi beklentilerin tam karşıtı olan rolleri ve idealleri benimser.
- Öğretmen anne babanın çocuğunun çete lideri olması.
- Dindar bir ailenin çocuğunun uyuşturucu ve alkol bağımlısı olması.
F. Gölgelenmiş Kimlik
- Birey araştırma yapmıştır fakat ailesinin veya yakın çevresinin baskılarına dayanamayarak onların kararlarına bağlanmıştır.
Üst kimlikler
- Başarılı kimlik (arayış VAR bağlanma VAR)
- Moratoryum kimlik (arayış VAR bağlanma YOK)
Alt kimlikler
- İpotekli kimlik (arayış YOK bağlanma VAR)
- Dağınık kimlik (arayış YOK bağlanma YOK)