KPSS Eğitim BilimleriÖğrenme Psikolojisi

Bitişiklik ve Bağlaşımcılık Kuramları – KPSS Ders Notu

Bu yazıda Bitişiklik ve Bağlaşımcılık Kuramlarını ele alacağız. Watson’ın Bitişiklik Kuramı, Ray Guthrie’nin Bitişiklik Kuramı, Thorndike ve Bağlaşımcılık Kuramı, Hull’un Sistematik Davranış Kuramı gibi konuları inceleyeceğiz.

BİTİŞİKLİK VE BAĞLAŞIMCILIK KURAMLARI

WATSON’IN BİTİŞİKLİK KURAMI

  • Watson davranışçı yaklaşımın kurucusudur.
  • Bilincin yapısını inceleyen yapısalcı yaklaşıma karşı çıkmıştır.
  • Çünkü yapısalcılar doğal olarak gözlenemeyen ve ölçülemeyen her şeyi incelemektedirler.
  • Davranışın oluşmasında kalıtsal etkenlerin rol oynamadığını vurgulamıştır.
  • Davranışlar, yalnızca çevresel etkenlere bağlı olarak ortaya çıkar, öğrenilmiştir.
  • Davranışlar klasik koşullanma yoluyla kazanılır; uyarıcı – tepki bağının birbiri ardına dizilmesi öğrenmeyi sağlar.
  • J. Locke’nin Tabula Rassa görüşünü kabul etmiştir.
  • Watson klasik koşullanmanın insanın refleksif olmayan karmaşık davranışların (korkuların) öğretilmesinde de kullanılabileceğini savunmuştur.
  • Ona göre eğer bir köpek koşullanabiliyorsa, bir çocukta koşullanabilir.

Bunu kanıtlamak üzere Küçük Albert deneyini yapmıştır.

  1. Bu deneyde, çocuğa, beyaz tavşan verilmiş, çocuk bu tavşanla ilgilenirken, yüksek bir ses verilmiştir.
  2. Başlangıçta tavşandan korkmayan çocukta, sesle birlikte korku oluşmuş, bir süre sonra bu korku tavşana geçerek, çocuk tavşandan korkmaya başlamıştır.
  3. Başlangıçta nötr uyarıcı olan tavşan, sesle (koşulsuz uyarıcı) birleşerek, korku tepkisi meydana getirmiş; sonuçta bir genelleme yaparak beyaz tüylü her şeyden korkmaya başlamıştır.
  • Watson klasik koşullanmayı, korkuları yok etmek için kullanmayı istemiştir.
  • Ona göre, eğer korkular öğreniliyorsa, bu korkuların yok edilmesi de klasik koşullanma yoluyla gerçekleştirilebilir.
  • Bunun için de bir tür sistematik duyarsızlaştırma kullanılmalıdır.
  1. Öğrenme pekiştirece bağlı değildir.
  2. Öğrenmede bitişiklik önemlidir.
  3. Öğrenmede tekrar önemlidir.

Bir organizma, bir uyarıcıya en son ve en fazla hangi tepkiyi göstermişse, o tepkiyi öğrenir. Buna “en son ve en sık tepki ilkesi” denir.

RAY GUTHRİE’NİN BİTİŞİKLİK KURAMI

  1. Eşik(alıştırma)
  2. Bıktırma
  3. Zıt tepki (çatışan uyarıcılar) kavramları önemlidir.
  • Öğrenme için pekiştirmeye ihtiyaç yoktur.
  • Öğrenmenin tek ilkesi bitişikliktir.
  • Öğrenmede tek deneme yasası vardır.
  • Tekrarların öğrenmede bir etkisi yoktur.
  • Alıştırma ve tekrar beceriyi geliştirmede önemlidir.
  • Bir organizma bir uyarıcıya son olarak hangi davranışı göstermişse, daha sonra aynı ya da benzer uyarıcılarla karşılaştığında yine aynı davranışı gösterir. Buna sonunculuk ilkesi denir.

Hareket Üreten Uyarıcı

  • Dışsal uyarıcı ile sonuç tepkisi arasında kalan içsel uyarıcılardır.
  • Skinner’in zincirlemesine çok benzer.
  • Zincirlemede dışsal uyarıcılar vardır. Guthrie’de ise içsel uyarıcılar vardır.
  • Örneğin bir ses duyup başımızı çevirdiğimizde kaslar, lifler, eklemler uyarıcı üretirler.
  • Bunların dışsal uyarıcılarla ilgisi yoktur.
  • Dışsal uyarıcıya karşı bir tepki oluşturulduktan sonra içsel uyarıcı tepki bağı oluşur.
  • Bu zincir sonuç tepkisi yani kapı açılıncaya kadar devam eder.

Unutturma Yöntemleri

1. Eşik Yöntemi (Alıştırma)

  • Uyarıcının istenmeyen tepkiyi ortaya çıkaracak eşiği aşmadan çok küçük dozlarda verilmesi esasına dayanır.
  • Uyarıcının hissetme ile hissetmeme arasında çaktırmadan verilmesidir.
  • Bütün bir yumurtayı yiyemeyen çocuğa yumurta çok küçük parçalara bölünerek azar azar verilir ve eşik olarak kabul edilen bir yumurtayı yiyebilme sınırı geçilerek bu kötü alışkanlık ortadan kaldırılır.
  • Bir saat boyunca ders çalışmaktan sıkılan bir öğrencinin çalışma sürelerini yavaş yavaş artırmak.
  • Yüksek sesle televizyon izlemek isteyen birinin aile üyelerine çaktırmadan zaman içinde yavaş yavaş sesi artırması.

2. Bıktırma Yöntemi

  • Bireyde olumsuz davranış meydana getiren uyarıcıların, yoruluncaya kadar vermektir.
  • Uyarıcının çok aşırı biçimde yüklenmesine ise taşırma adı verilir.
  • Pudingi çok seven Ayşe’ye annesinin bir tencere puding yapması
  • Kibritle oynamak isteyen çocuğa, bir kutu kibrit vererek onun bıkmasını sağlamak.
  • At terbiyesinde, atın üzerine eyer yerleştirip eyeri üzerinden atma davranışını at yoruluncaya kadar yapmaktır.

3. Zıt (Karşıt) Tepki Yöntemi (Çatışan Uyarıcılar)

  • İstenmeyen bir uyarıcıyı ona zıt onunla rekabet edebilecek güçte istenen bir uyarıcıyla birlikte vermektir.
  • Okulu sevmeyen birine okulu sevdirmek
  • Asansörden korkan birinin annesiyle asansöre binmesi
  • Eğitim bilimleri derslerini sevmeyen birinin Faruk hocanın notlarına çalışması 🙂

Not: Karşıt koşullanmada bir uyarıcıya yönelik tutum değişirken; zıt tepkide iki uyarıcı vardır.

Bir örnekle açıklarsak matematiği sevmeyen bir öğrencinin matematiği sevmesi karşıt koşullanma iken; sevilmeyen matematiğin sevilen bir öğretmen tarafından anlatılması zıt tepkidir.

THORNDİKE VE BAĞLAŞIMCILIK ( ARAÇSAL KOŞULLANMA – DENEME YANILMA)

Öğrenmenin üç ögesi vardır;

  1. Bağlaşım
  2. Deneme yanılma
  3. Küçük adımlar

Öğrenme Yasaları Birincil Yasalar

  1. Hazıroluş yasası (hiç değiştirmemiş)
  2. Alıştırma – tekrar yasası (tamamını değiştirmiş)
  3. Etki yasası (yarısını değiştirmiş)

İkincil Yasalar

  1. Tepki çeşitliliği
  2. Dikkat çeken uyarıcı
  3. Öğrenci özellikleri
  4. Tepki anolojisi (benzetime dayalı tepki)
  5. Çağrışımsal geçiş
  6. Etkinin yayılması
  7. Ait olma
  8. Çağrışımsal zıtlık

Öğrenme kuramının üç temel öğesi vardır;

  1. Bağlaşımcılık
  2. Seçme bağlama (Deneme yanılma)
  3. Küçük adımlar

1. Bağlaşımcılık

  • Çağrışım duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bağdır.
  • Uyarıcı tepki arasındaki bağ sinirsel bir bağdır.

2. Seçme bağlama (Deneme yanılma)

  • Organizma karşılaştığı problem durumlarından kurtulmak için çok sayıda davranışta bulunur.
  • Bu davranışlardan bazıları onu amacına ulaştırır, bazıları ulaştırmaz.
  • Organizma kendini amacına götüren tepkileri seçer diğerlerini eler.
  • Benzer durumlarla karşılaştığında amacına götüren tepkileri tekrar eder.
  • Haz ile sonuçlanan ve başarıya götüren tepkiler kalıcı hale gelir.
  • Böylece uyarıcı tepki arasındaki sinirsel bağ kurulmuş olur.

3. Küçük Adımlar

  • Öğrenme birden bire, aniden iç görüsel olarak gerçekleşmez.
  • Küçük sistemli adımlarla gerçekleşir.
  • Deneme sayısı arttıkça öğrenme süresi azalır.
  • Bir deste anahtarla kapıyı açmaya çalışma.
  • Yapboz parçalarını birleştirme.
  • Bozulan oyuncağın parçalarını birleştirme.

ÖĞRENME YASALARI

Kendi içerisinde birincil ve ikincil yasalar olarak gruplandırılır.

Birincil Yasalar

a. Hazır Oluş Yasası

  • Eğer organizma, fizyolojik ve psikolojik bakımdan öğrenmeye hazır ise davranışı yapmaktan zevk alır, öğrenme de doyurucu olur.
  • Hazır olmadan yürütülen öğrenme etkinlikleri, başarıyı engeller.
  • Üstelik etkinliğe hazır olduğu halde engellenen organizmada bir kızgınlık oluşabilir.
  • Buna psikolojik tepkisellik denir.
  • Kitap okumak isteyen çocuk hazırsa kitap okumaktan haz duyar.
  • Kitap okumak istemiyorsa zorlamak gerekir. aksi halde kızgınlık duyar.
  • Bir genç, evlenmeye hazır ve evlenmesine izin verilmiş ise bundan mutluluk duyar.
  • Evlenmeye hazır ama ısrarla beklemesi istenirse bu duruma kızgınlık tepkisi verir.
  • Evlenmeye hazır olmadığı halde, evlenmek için zorlanırsa, bu duruma da kızgınlık tepkisi verir.

b. Alıştırma Yasası (Tekrar)

  • 1930’dan önce uyarıcı tepki arasındaki bağ tekrar edildikçe güçlenir tekrar edilmediği sürece zayıflar.
  • Bir sporcu, yeni bir davranışı tekrar ettikçe, o davranışı öğrenir ve kalıcı hale getirir.
  • Tekrar etmediği zaman davranış yavaş yavaş unutulmaya başlar.
  • 1930’dan dan sonra tekrar uyarıcı tepki arasındaki bağı güçlendirmez de azaltmaz da.
  • Geri bildirimsiz tekrar tek başına işe yaramaz.
  • Görme özürlülerden düz çizgi çizmeleri istenmiş defalarca çizmelerine rağmen çizgilerde düzelme olmamıştır.
  • Sonraki denemelerinde dönüt verilmeye başlanmış ve çizgilerin düzeldiği görülmüştür.

c. Etki Yasası (Haz)

  • 1930′ dan önce pekiştirilen davranışlar güçlenir, cezalandırılan davranışlar zayıflar.
  • 1930’dan dan sonra pekiştirilen davranışlar güçlenir, cezanın davranış üzerinde zayıflatıcı etkisi olmaz.
  • Ödevini yapana ödül verilip yapmayanın teneffüse çıkmasına izin vermemek.

İkincil Yasalar

a. Tepki Çeşitliliği

  • Deneme yanılmanın temelini oluşturur.
  • Organizmanın bir uyarıcıyla ilk karşılaştığında uygun tepkiyi buluncaya kadar çok değişik tepkilere yer vermesidir.
  • Seçme – eleme, Seçme – bağlama

b. Dikkat Çeken Uyarıcı (Öğelerin Gücü)

  • Davranışı yönlendiren ortamdaki uyarıcıların tümü değil dikkati çeken uyarıcılardır.
  • 10 beyaz 1 siyah butonla karşılaşırsak siyaha basarız.

c. Öğrenci Özellikleri

  • Bir uyarıcıya verilen tepkiler organizmanın tutumlarından etkilenir.
  • Bireysel farklar uyarıcılara verilecek tepkileri etkiler.
  • Önceden 10 beyaz 1 siyah butonla karşılaşan, siyahı seçip ona basan elektrik şokuna kapılan birey siyaha karşı olumsuz bir tutum geliştirir.
  • Daha sonra yine buna benzer bir durumla karşılaştığında beyazı seçer.
  • İlk kez karşılaşan birey yine siyahı seçecektir.

d. Tepki Analojisi (Benzetime Dayalı Tepki)

  • İki durum arasında çevresel benzerliklerin olması nedeniyle önceden gösterilen davranışların yeni durumlarda da gösterilmesidir.
  • Transfere benzer.
  • Aslında uyarıcı genellemesidir.
  • Daha önce yaşadığı kazaya benzer bir kaza ile karşılaşan bireyin önceki kazada gösterdiği tepkilere benzer tepkiler göstermesidir.

e. Çağrışımsal Geçiş

  • Bitişikliğe benzer.
  • Ünlüler tanıtımı yapılan ürünlerle birlikte verilerek ürünlere olumlu tutumlar geliştirilir.
  • İlköğretimde dersler oyunlarla birlikte verilerek derslerin zevkli görünmesi sağlanır.

f. Etkinin Yayılması

  • Pekiştirilen davranışın öncesinde veya sonrasında olan davranışlarında pekiştirilmesidir.
  • Spor sevgisi oluşması için maça götürülen çocuğun maçta küfür etmeyi de öğrenmesi.
  • Annesi tarafından sosyalleşmesi için gün toplantılarına götürülen çocuğun orada dedikodu yapmayı da öğrenmesi.

g. Ait Olma

  • Birbirine ait olmayan uyarıcılar arasında çağrışım olmaz.
  • Aslında türe özgü hazır oluştur.
  • Bitişikliğe aykırıdır.
  • Koyuna et, köpeğe ot vererek bir davranışı öğretemezsiniz.
  • Bu durumda bitişiklik işe yaramaz.

h. Çağrışımsal Zıtlık

  • Tersine çevirememedir.
  • A dan Z ye sayılır fakat Z den A ya sayılması zordur.

SİSTEMATİK DAVRANIŞ KURAMI (HULL)

  • Temelde davranışçı yaklaşımlar içerisinde yer alır.
  • Hull öğrenme sürecini matematiksel bir anlayışla açıklamaya çalışmıştır.

Önermeleri;

a. Genellenmiş Alışkanlık Gücü

  • Uyarıcı genellemesi veya tepki analojisidir.

b. Reaksiyon Gücü

  • Dürtü olmadan öğrenilmiş davranışın ortaya çıkması mümkün değildir.
  • Susamadan su içilmez.
  • Acıkmadan yemek yenilmez.

c. Tepkisel Engelleme

  • Organizma tepkide bulunmak için çalışır çalıştıkça yorulur.
  • Yorgunluk tepkinin gösterilmesini engeller.

d. Koşullu Tepkinin Kendiliğinden Geri Gelmesi

  • Organizma yorgunluktan kurtulmak için etkinliğini durdurur.
  • Yorgunluktan kurtulur.
  • Sonra tekrar tepkide bulunur.

e. Salınım Etkisi

  • Öğrenilmiş davranışın ortaya çıkmasını engelleyen faktörlerin engelleme potansiyelleridir.
  • Faktörlerin engelleme potansiyelleri bir durumdan diğerine farklılık gösterir.
  • Uyarıcı yoğunluğu arttıkça salınım etkisi azalır.

f. Crespi Etkisi

  • Pekiştirecin büyüklüğü arttıkça performans artar.

g. Dışsal Uyarıcı ve Uyarıcı İzi

  • Dışsal uyarıcı önce organizmanın sinir sistemini etkiler.
  • Bu uyarıcı ortadan kalksa bile uyarıcının etkisi sinir sisteminde birkaç saniye daha devam eder.
  • Buna uyarıcı izi denir.
  • Öğrenme uyarıcı – uyarıcı izi – tepki şeklinde meydana gelir.
  • Bağlaşım uyarıcı izi ile tepki arasında gerçekleşir.

h. Duyusal Uyarıcıların Etkileşimi

  • Bir davranış çoğunlukla birden çok uyarıcının etkileşimi sonucunda oluşmaktadır.

ı. Öğrenilmemiş Davranışlar

  • Organizma doğuştan birçok ihtiyacı karşılayabilecek gerekli donanıma sahiptir.
  • Bunlar öğrenilmemiştir.
  • Organizmanın doğuştan getirdikleri ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığı için yeni davranışlar öğrenmesi gerekir.

i. Dürtü Azalması

  • Birincil ve ikincil pekiştireçlerin ihtiyacı giderici nitelikte olmasıdır.
  • Dürtüde azalmanın meydana gelmesi organizmanın ihtiyacını karşıladığı için ödül niteliği taşır.
  • Tepki ister birincil ister ikincil pekiştireçlerle izlensin uyarıcı – tepki bağı güçlenir.
  • Thorndike’nin Etki Yasasına benzer.

j. Alışkanlık Gücü

  • Sürekli aynı uyarıcının verilmesi sonucunda organizmanın uyarıcıya alışması tepki oranının giderek azalmasıdır.
  • Artarak azalma şeklinde olur.
  • Crespi etkisinde pekiştireç büyürken burada aynı pekiştireç defalarca verilir.

Hüseyin Faruk YILDIRIM

Fen ve teknoloji dışında, sinema, fantastik edebiyat ve tarih sevdalısı, sıkı bir Yüzüklerin Efendisi hayranı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu