Doğadaki tüm maddeler gözle görülemeyecek boyutta yapı taşlarından oluşur. Bu yapı taşları atom adını alır.
Atomlar bir araya gelerek nesneleri ve etrafımızdaki diğer malzemeleri oluşturur. Günlük yaşantımızda kullandığımız tüm araç gereçler, hatta vücudumuz bile atomlardan oluşur.
Proton ve nötron atomun yapısındaki çekirdek adı verilen kısımda yer alır. Elektronlar ise çekirdeğin etrafındaki belli bölgelerde dolanır. Bu bölgeler katman olarak adlandırılır.
Atomun Temel Parçacıkları
Elektronlar, çekirdeğin etrafında katman adı verilen belirli bölgelerde dolanır. Gerçekte böyle katmanlar bulunmazken katman kavramı atom modelini anlamayı kolaylaştırır.
Proton ve nötronların kütlesi, elektronların kütlesinden fazla olduğundan atomun kütlesinin büyük kısmını çekirdek oluşturur. Atomun hacminin büyük kısmını ise elektronlar oluşturur.
Proton ve elektronların ağırlıkları
Bu parçacıkların yükleri vardır.
Protonlar pozitif (+), Nötronlar yüksüz, Elektronlar negatif (-)’dir.
Elektronlar hareket halindedir. Bundan dolayı kinetik enerjiye sahiptirler.
Elektronlar hızlarından dolayı çekirdekten uzaklaşmak ister fakat yüklerinden dolayı protonun uyguladığı çekim sayesinde yörüngede kalırlar.
Proton ve nötronlar elektronlara göre daha hareketsizdir.
Proton, nötron, elektron
Elektronların kinetik enerjileri birbirinden farklı olabilir. Aynı kinetik enerjiye sahip elektronlar, çekirdek etrafında aynı katmanda gösterilir.
Elektron katmanı
Parçacık Adı
Sembolü
Yükü
Bulunduğu Yer
Proton
p
+
Çekirdek
Nötron
n
Yüksüz
Çekirdek
Elektron
e
–
Katman
Geçmişten Günümüze Atom Kavramı
Teori, geçerlilik ve güvenirliliği bilimsel yöntemle saptanmış genel bilgi ve açıklamalardır. Günümüzde geçmişte öne sürülen teorilerin bazıları kabul edilirken bazıları geçerliliğini yitirmiştir.
Atomla ilgili teorilerden bazıları aşağıda verilmiştir.
Democritus
Atom hakkında ilk görüş MÖ 400’lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur.
Democritus, maddenin taneciklerden oluştuğunu savunmuş ve bu taneciklere “atom” adını vermiştir.
Democritus, atom hakkındaki görüşlerini deneylere değil varsayımlara göre söylemiştir.
John Dalton
Atom hakkında ilk bilimsel görüş İngiliz bilim insanı John Dalton tarafından ortaya atılmıştır.
Dalton’a göre maddenin en küçük yapı taşı atomdur ve atom içi dolu parçalanamayan küre şeklindedir.
Atomun yapısı hakkında ilk model 1897 yılında Thomson tarafından ortaya konmuştur.
Thomson ’ın atom modeli bir üzümlü keke benzer.
Thomson ’a göre atom küre şeklindedir ve atomda “+” ve “–” yüklü tanecikler bulunur.
Atom, dışı tamamen pozitif yüklü bir küre olup negatif yüklü olan elektronlar kek içerisindeki üzümler gibi bu küre içerisine dağılmıştır.
Atomlar, daha küçük taneciklerden oluştuğu için parçalanabilir.
Thomson’ın üzümlü kek modeli
Ernest Rutherford
Atomun çekirdeğini ve çekirdekle ilgili birçok özelliği ilk keşfeden bilim insanı Rutherford’dur.
Elektronlar çekirdek etrafında gezegenlerin Güneş etrafında dolandığı gibi dairesel yörüngelerde sürekli dolanırlar.
Rutherford’a göre çekirdekle elektronlar arasında çekim kuvveti olduğundan elektronların çekirdeğe düşmemeleri için belli yörüngelerde dolanmaları gerekir (Bu yörünge daire şeklinde değil, enerji seviyesine karşılık gelen katmanlardır).
Rutherford atom modeliNiels Bohr
Bohr’a göre; elektronlar çekirdek etrafında belirli uzaklıklardaki katmanlarda dönerler, rastgele dolanmazlar.
Geliştirdiği yeni atom modeliyle 1922 yılında Nobel Fizik Ödülünü kazanan Niels Bohr, yaşamının sonuna kadar bilime hizmet etmeyi sürdürmüştür.
James Chadwick
Atomla ilgili çalışmalardan biri de James Chadwick (Cems Çedvik) tarafından yapılmıştır.
Chadwick, çekirdekte protonlarla birlikte nötron adı verilen taneciklerin bulunduğunu keşfetti.
Ayrıca Chadwick, Bohr’un atom modelinin doğru olduğunu söylemekle birlikte elektronların çekirdeğin çevresindeki yerlerinin kesin olarak bilinemeyeceğini ortaya koydu.
Modern Atom Teorisi
Modern Atom Teorisi, günümüzde geçerliliğini koruyan atom görüşüdür.
Bu Teori’ye göre, elektronlar çok hızlı hareket ettikleri için katmanların yerine, elektronların bulunma ihtimalinin yüksek olduğu elektron bulutlarında yer aldığı savunulmuştur.
Moleküller
Atomlar bir araya gelerek molekül adı verilen yapıları oluşturur.
Bir molekül aynı atomların bir araya gelmesiyle oluşabileceği gibi farklı atomların bir araya gelmesiyle de oluşabilir.
Moleküller
Aynı elementlerin atomlarından oluşan moleküller element molekülü olarak adlandırılır. Element molekülleri tek çeşit atom içerir. Oksijen ve hidrojen doğada moleküller hâlinde bulunan elementlere örnektir.
Farklı atomlardan oluşan moleküllerde ise atomların büyüklüğü ve özellikleri farklıdır. Bu şekildeki moleküller ise bileşik molekülü olarak adlandırılır. Su, şeker gibi bileşikler molekül yapılı bileşiklere örnektir.
Element molekülü, bileşik molekülü
SAF MADDELER
Fiziksel yollarla kendisinden başka maddelere ayrışmayan maddelere saf maddeler denir. Yemeğinize attığınız tuz, çayınızdaki şeker, içtiğiniz su birer saf maddedir. Altın, demir, gümüş, bakır da birer saf maddedir.
Saf maddeler, element vebileşik olmak üzere iki grupta sınıflandırılır.
Saf maddeler
Bir madde hangi büyüklükte olursa olsun atomlardan oluşmuştur.
Aynı cins atomlardan oluşan saf maddelere element denir.
Bir elementin bütün atomları aynı iken farklı elementlerin atomları birbirinden farklıdır. Bu yüzden elementlerin her biri farklı özelliklere sahiptir.
Elementler sembollerle gösterilir.
Elementler, atomik ve moleküler yapılı olmak üzere iki çeşittir.
Aynı cins atomların doğada tek başlarına bulunmasıyla atomik, tek tek bulunamayıp gruplar hâlinde bulunmasıyla da moleküler yapılı elementler meydana gelir.
Elementler
Elementlerin Sembolleri
Elementlerin sembolleri belirlenirken elementlerin Latince isimlerinin ilk harfi verilir.
Ancak elementlerin ilk harfleri aynı olduğunda semboller ilk iki ya da üç harf ile gösterilir.
Sembol tek harfli ise büyük harfle yazılır. Sembol iki ya da üç harf ile gösterilirse ilk harf daima büyük, diğerleri küçük yazılır.
Aşağıda bazı elementlerin isimleri ve sembolleri verilmiştir.
Günlük hayatta çokça bulunan diğer elementlerin adları ve sembolleri şunlardır.
Element Adı
Sembol
Element Adı
Sembol
Demir
Fe
Kurşun
Pb
Bakır
Cu
Çinko
Zn
Altın
Au
Gümüş
Ag
Civa
Hg
İyot
I
Platin
Pl
Kalsiyum
Ca
Bileşik Formülleri
Farklı cins atomların bir araya gelerek oluşturdukları saf maddelerebileşik adı verilir.
Doğada pek çok bileşik vardır. Yemeklere konulan tuz, çaya atılan şeker, temizlikte kullanılan sabun, temel yaşam kaynağımız olan su, bileşiklere örnek olarak verilebilir.
Bileşikler, moleküler ve atomik yapıda olanlar olmak üzere iki kısımda incelenir.
Bileşikler
Bileşikler kimyasal yollarla kendini oluşturan elementlere ayrılabilir.
Bileşikler formüllerle gösterilir.
Bileşik formüllerinde bileşiği oluşturan elementlerin sembolleri yer alır.
Aşağıdaki tabloda bazı bileşiklerin adı ve formülü verilmiştir.
Maddelerin atom, iyon veya molekül büyüklüğünde dağıldığı ortama çözücü; atom, iyon veya molekül büyüklüğünde dağılan maddeye de çözünendenir.
Tuzlu su örneğinde su çözücü, tuz çözünendir.
Çözelti oluşurken çözücü ve çözünen maddeler birbiri içerisinde dağılır. Dağılma, çözücünün taneciklerinin çözünenin taneciklerini birbirinden tek tek ayırması ve etrafını sarmasıyla gerçekleşir. Bu olaya çözünmedenir.
Bir çözeltide miktarı çok olan maddeye çözücü, az olan maddeye ise çözünen adı verilir.
Ancak sulu çözeltilerde miktarı az olsa bile su, çözücü olarak kabul edilir.
Katı – Sıvı Çözeltiler: Bir katının sıvı içinde oluşturduğu homojen karışımlardır. Tuzlu su ve şekerli su, katı – sıvı çözeltilere örnektir.
Sıvı – Sıvı Çözeltiler: Bir sıvının başka bir sıvı içinde oluşturduğu homojen karışımlardır. Sirke ve kolonya, sıvı – sıvı çözeltilere örnektir.
Gaz – Sıvı Çözeltiler: Bir gazın sıvı içinde oluşturduğu homojen karışımlardır. Gazoz, gaz – sıvı çözeltilere örnektir.
Katı – Sıvı çözeltiler, Sıvı – Sıvı çözeltiler, Gaz – Sıvı çözeltiler
Çözünme hızını etkileyen faktörler
1- Sıcaklık: Sıcaklık arttıkça moleküller daha hızlı hareket eder ve çözünen ile çözücü molekülleri daha kısa sürede etkileşir yani sıcaklık yükseldikçe çözünme hızlanır.
2- Tanecik Boyutu: Tane boyutu küçüldükçe çözünen maddenin çözücü ile temas yüzeyi artar. Bu da çözünmenin hızlanmasını sağlar.
Bir deney yapılırken belli değerler sabit tutularak diğerleri kontrol edilir. Deney sırasında değiştirilen değişkenlere bağımsız değişken Bağımsız değişkenlere bağlı olarak değişen değişkenlere bağımlı değişken adı verilir. Miktarı değişmeyen değişkenlere ise kontrol edilen veya sabit tutulan değişken adı verilir.
Birbiri içinde çözünmeyen Katı-sıvı karışımlarını ayırmak için kullanılır. Süzme işleminde katı tanecikleri geçirmeyen süzgeçler kullanılır. Çay süzgeci, Makarna süzgeci örnek verilebilir.
Değişik irilikteki katı taneciklerden oluşan karışımları birbirinden ayırmak için eleme yöntemi kullanılır.
Çakıl-kum, kepek-un, kömür-kömür tozu bu yöntemle birbirlerinden ayrılır.
Eleme yöntemi
3. Ayırma hunisi ile ayırma yöntemi
Birbiri içinde çözünmeyen sıvı-sıvı heterojen karışımları ayırmak için kullanılır.
Sıvı-sıvı heterojen karışım ayırma hunisine konulur. Belirli biri süre sonra yoğunluğu fazla olan sıvı huninin altında birikir. Huninin musluğu açılarak alttaki sıvı başka bir kaba alınır. Böylece iki sıvı birbirinden ayrılmış olur.
Ayırma hunisi ile ayırma
4. Buharlaştırma yöntemi
Genellikle katı-sıvı homojen karışımları birbirinden ayırmak için kullanılır.
Tuzlu su, şekerli su, tentürdiyot, süt gibi karışımlar bu yöntemle kendisini oluşturan maddelere ayrılabilir.
Birbiri içinde çözünen sıvı-sıvı homojen karışımları ayırmak için kullanılır.
Bu yöntemde maddelerin kaynama noktaları farkından yararlanılır.
Karışım damıtma kabına konulup ısıtılır kaynama noktası düşük olan sıvı kaynar ve buharlaşır buharlaşan sıvı cam tüplerden geçerken soğutularak tekrar sıvı hale geçer ve başka bir kaba alınır böylece damıtma işlemi tamamlanarak iki sıvı birbirinden ayrılır.
Demir, Nikel ve Kobalt gibi maddeler mıknatıslar tarafından çekilir. Karışımı oluşturan maddelerden biri mıknatıs tarafından çekilme özelliğine sahipse bu yöntemle ayrılabilir.
Sıvılarda çözünmeyen katı maddeleri ayırmak için kullanıldığı gibi katı-katı karışımları ayırmak içinde kullanılabilir.
Yani katı-katı karışımı suya atılır, yoğunluğu büyük olan dibe batar küçük olan ise su da yüzer. Su da yüzen ayıklanarak alınır sonra süzme yöntemi ile diğer katı sudan ayrılarak işlem tamamlanır.
Yüzdürme yöntemi ile ayırma
8. Dinlendirme yöntemi
Bir sıvı ve içine dağılmış katı tanecikleri dibe çöktürülerek birbirinden ayrılması, dinlendirme yöntemiyle yapılır.
Santrifüj cihazları kullanılarak çöktürme yöntemiyle kanın sıvı kısmı ve hücreler ayrılabilir. Bu yöntem hastalıkların teşhisinde kolaylık sağlar.
Dinlendirme yöntemi ile ayırma
EVSEL ATIKLAR VE GERİ DÖNÜŞÜM
İnsanların sosyal ve ekonomik faaliyetleri sonucunda işe yaramaz hâle gelen, kullanım süresi dolmuş maddelere atık denir.
Atıklar
Meyve suyu, süt, su gibi içeceklerin şişeleri; plastik deterjan kutuları veya poşetler; kırılan cam eşyalar ya da bozulan plastik eşyalar evsel katı atıklardır.
Ayrıca kullanılamaz hâlde olan televizyon, telefon, bilgisayar gibi elektronik araçlar ve bitmiş piller de evsel birer katı atıktır. Kızartma yapıldıktan sonra yanmış olan yağlar ise evsel sıvı atıklardandır.
Evsel atıklar
Geri dönüşüm yeniden değerlendirilme imkânı olan atıkların çeşitli işlemlerden geçirilerek ham maddeye dönüştürülmesi ve tekrar üretim sürecine dâhil edilmesidir.
Yeniden kullanım ise atıkların toplama ve temizleme dışında hiçbir işleme tabi tutulmadan aynı şekli ile ekonomik ömrü dolana kadar defalarca kullanılmasıdır.
Geri dönüşümde amaç kaynakların lüzumsuz kullanılmasını önlemek ve atıkların kaynağında ayrılarak atık miktarının azaltılması olarak düşünülmelidir.
Atık miktarını azaltarak çöp işlemlerinde kolaylık sağlar.
Sağladığı kaynak ve enerji tasarrufu sayesinde ülkenin gelişmesine ve ekonomisine katkıda bulunur.
Atık kontrolü, çevreye zarar verecek ya da geri dönüştürebilecek her türlü atığın; depolanması, taşınması, uzaklaştırılması ve geri dönüşüme kazandırılması ile ilgili yapılan çalışmalardır. Kullanmadığınız eşyaların tamir ve temizleme dışında hiçbir işleme tabi tutulmadan tekrar kullanılmasına yeniden kullanma denir.